BÖLÜM 4: MEKTUP Annem niye benimle konuşabilecekken mektup yazdı ki şimdi? Neyse mektubu zarftan çıkardığımda A4 kağıdı büyüklüğünde sarı bir kağıt gördüm. Ama annem neden bana mektup yazdı? Anlamadım, okumaya başladım şunlar yazıyordu, Sevgili oğlum Melih'e 05.03.22 "Oğlum sen bu mektubu okurken ben muhtemelen evde olmayacağım . Ama merak etme, kendime çok iyi bakacağım. Sende kardeşine ve kendine çok iyi bak, yoksa külahları değişiriz ona göre. Seni ve kardeşini yanımda götüremediğim için üzgünüm şuan yanınızda olmak için her şeyimi verirdim... Ama o eve bir daha dönemem-"
Bir anda odamın kapısı açıldı gelen kardeşim Emre idi. Onun da elinde mektup vardı, bir dakika annem ikimize birden mi mektup yazmıştı? Ama neden? Niye? "Abi, annem niye evde değil ve bu mektup da neyin nesi lan?" "Ne bileyim ben Emre, otur yanıma da okuyalım şunları." Emre durdu yanıma geldi oturdu. "Abi," Sesi titriyordu. "Annem niye bize mektup yazdı? Ya başına bir şey geldiyse?" Gözü ufakta olsa doluydu. "Merak etme oğlum, annem senelerdir babama katlanıyor zaten." Beraber güldük sonra okumaya devam ettik. "Ama o eve bir daha dönemem, baban çok olmaya başladı. Senden ve kardeşinden defalarca kez özür dilerim... Aslında bu bir veda mektubuydu, sizi birazdan telefondan arayacağım belki o son görüşmemiz olur. Beni hep iyi ve güzel hatırla, ha bir de zarfın içinde bir tane kolye var sen bu kolyeyi çok severdin. Artık senin... Görüşürüz oğlum.
Sevgilerle annen..."
"Abi, annem bize şaka yapmıştır değil mi? Annem şakacı biri yine şaka yapmıştır." Hiçbir şey diyemedim, ağzım açık elimdeki mektuba baktım. Sonra aklıma bir fikir geldi, "Emre," "Efendim abi" "Annemin ciddi olup olmadığını zarftan anlayalım." Emre şaşırmıştı, haklıydı da "Ne? Nasıl?" "Annem yazdığı mektupta zarfın içine bir kolye bir kolye koyduğunu yazmış, bizi de birazdan arayacakmış. Yani eğer zarfın içinde bir kolye varsa ve annem bizi birazdan ararsa bu şaka değildir, annem ciddidir." Hemen zarfın içine baktım. Bir dakika... Yok, canım ben... Ben yanlış görmüşümdür. "Abi, kolye zarfın içinde mi?" Arkam dönüktü yani Emre beni görmüyordu, "Bir şey söylesene be adam!" Diyip beni kendine döndürdü, sonra... Elimdeki kolyeyi gördü. Elindeki mektubu yere düşürdü ve sol yanağından bir yaş süzüldü.
Emre'nin ve benim gözyaşlarımız akıp giderken bir anda telefonum çaldı arayan... Annemdi yanımda duran kardeşimi dürttüm, telefonu açtım. "Alo? Anne? Sen misn?" Bir süre cevap gelmedi bir müddet sonra annem konuştu. "Tabii benim başka kim olacaktı hm?" Telefon hoparlördeydi Emre hemen atladı. "Anne nerdesin? Seni almaya geleceğim." "Emre buna gerek yok oğlum." "Ama anne-" "Gerek yok dedim ama." Annemin sesi ikna edici ve rahatlatıcıydı. Emre susmak zorunda kaldı.
"Anne bari dışarıda bir yerde buluşalım. Olmaz mı?" Dedim, annem derin bir iç çekti. "Olmaz Melih." "Ya anne buluşalım Olmaz diyorsun. Eve gel diyoru olmaz diyorsun, seni görmeye ihtiyacımız var anlamıyor musun?" Dedi üzgündü sesinden belliydi. "Olmaz diyorum çünkü sizi bir kere gördüğüm zaman tekrar görmek istiyorum." "O zaman geri dön anne." "Olma Melih! Bazı evlere dönülmez ev eskir, yıkılır, dökülür, hem bazı bazen dört duvar bir çatı değildir insanlardır. Ve bazen o evden uzaklaşmak, kaçmak istersin bende öyle yaptım… Ben evin içindeki babanız yüzünden dönemem." Emre'ye baktım yine dudağının içini ısırıyordu, her endişelendiğinde, üzüldüğünde böyle yapardı. "Öyleyse biz abimle başka bir eve gidelim, seni de yanımıza alalım ne dersin anne?" Dedi Emre annemi döndürmek için her şeyi yapıyordu bende hemen atıldım. "Evet, anne ne dersin?" "Çocuklar siz iki vampir veliahdısınız düşünün bakalım o evden dışarı kaçtığınız gibi sizi yaka paça babanızın önüne atarlar bu sefer sizi koruyamam. Hem ben sizi düzenli olarak ararım, benden haberder olursunuz."
Aslında annem haklıydı babam bizi bırakmazdı. Ama biz de annemizi bırakamazdık, bizi hiç sevmeyen bir babadansa bizi ölümüne kadar sevecek bir anneyi tercih ederim. "Ama anne…" Emre'nin sesi çatallı, yüzünden düşen bin parçaydı, sanırım annemde ağlamaya başlamıştı. "Çocuklar artık kapatmalıyım özür dilerim, sizi seviyoruz." Emre hemen elimden telefonu aldı, "Anne bek-!" Ama arama çoktan sonlandırılmıştı bende telefonu alıp tekrar aradım, ancak duyduğum tek şey "Aradığınız numaraya şuanda-" Kapatıp tekrar aradım bu sefer "Aradığınız numara kullanılmamaktadır." Lafını duyunca bağırdım. "Ne!?" Emre hala ağlıyordu ben bağırınca ürkmüştü. "Abi, niye bağırıyorsun?" "Şuna bir bak neden bağırdığımı anlarsın." Deyip telefonu Emre'ye çevirdim. "Ne!?" "Şimdi anladın mı neden bağırdığımı?" "Ne yani annem numarasını mı değiştirmiş?" "Bilmiyorum atmış da olabilir." "Neden?" "Onu bulmanızı engellemek için." "Doğru…"
Emre'nin anlatımıyla: Sabah kalktığımda komodinimin üstünde bir zarf gördüm, yüzümü yıkadıktan sonra zarfı açtım içinden mektup çıktı (başka ne çıkmasını bekliyorum ki) okumaya başladım Sevgili oğlum Emre'ye 05.03.22 "Canım oğlum seni çok seviyorum, ama artık görüşemeyeceğiz sen bu satırları okurken ben çoktan evden gitmiş olacağım. Baban artık haddini aşmaya ve fazla olamaya başladı, seni ve abini yanımda götürmeyi çok isterdim (her şeyden çok) ama yapamazdım. Üzgünüm özür dilerim ancak o ev benim için bir evden çok harabe, kendine iyi bak aklım sende kalmasın, olur mu?"
Hemen oturduğum yerden kalktım ve abimin odasına gittim. Kapıyı bile çalmadan odaya daldım. "Abi, annem niye evde değil ve bu mektup da neyin nesi lan!?" Dedim abim, "Ne bileyim ben Emre, otur yanıma da okuyalım şunları." Abimin yanına gittim. "Abi," Sesim titriyordu "Annem niye bize mektup yazdı ki? Ya başına bir şey geldiyse?" Gözüm ufaktan dolmaya başladı. "Merak etme oğlum, annem senelerdir babama katlanıyor zaten." Dedi güldük beraber, sonra mektupları okumaya devam ettik.
"Üzgünüm özür dilerim, kendine iyi bak aklım sende kalmasın. Senden ve abinden defalarca kez özür dilerim, ama artık babanın yaptıkları fazla olmaya başladı. Eminim o eve bir daha dönemem baban da beni o eve almaz zaten, birazdan abinin telefonundan arayacağım belki o son konuşmamız olur. Beni hep iyi, güzel hatırla hem abine kolye bıraktım (hani şu takmak için yalvardığı kolyeyi) sana da bileklik bıraktım. O çok sevdiğin bilekliği, odandaki lambanın üstüne koydum… Görüşürüz oğlum. Sevgilerle annen…"
"Abi annem bize… Şaka yapmıştır değil mi? Annem şakacı biri, yine şaka yapmıştır." Abim hiç bir şey demedi, ağzı açık elindeki mektuba baktı sonra, "Emre." Dedi "Efendim, abi." "Annemin ciddi olup olmadığını zarftan anlayalım." Dedi şaşırmıştım "Ne? Nasıl?" "Annem yazdığı mektupta zarfın içinde kolye olduğunu yazmış, bizi de birazdan arayacakmış. Yani zarfın içinde kolye varsa ve annem bizi birazdan ararsa bu şaka değildir, annem ciddidir." "Umarım annem şaka yapmıştır abi, umarım." Abim hemen zarfın içine baktı arkası dönüktü yani onu görmüyordum. "Abi kolye zarfın içinde mi?" Abim cevap vermedi "Bir şey şöylesene be adam!" Dedikten sonra onu kendime döndürdüm ve sonra… Elindeki kolyeyi gördüm, elimdeki mektup düştü ve sol yanağımdan bir yaş süzüldü…
Sonra da annem aradı ve olanlar oldu işte. "Abi," "Efendim Emre?" "Annem bana bileklik bırakmış, odamda ben odama geçiyorum." "Tamam," "Bir de babama bir şey çaktırmamaya çalışalım." "Evet elbette." "Bir de," Durdum ve abime sarıldım, o da bana sarıldı. "İyi ki abimsin." "İyi ki kardeşimsin."
Hanımefendiler 5. Bölüm uzun olduğundan henüz yazıp atamadım yani kısaca MERHAMET EDİN EFENİM🙏🙏😭😭🤧🤧
Var ya üçünüze sarılıp ağlamak istiyorum. Saçınızı öpüp okşamak, yanaklarınızdan öpmek, o yanaklarınızı mıncırmak sıkmak istiyorum, size sıkı sıkı sarılmak istiyorum, anlınızdan öpmek istiyorum. Sizi görmek için her şeyi yaparım bir kere olsun görmek için, rüyamda bile olsa görmek istiyorum sizi... Sadece sizi göremediğim için ağladığım geceler bile var. Ağladığım o gecelerde sizin adınızı sayıklayarak ağladım. Keşke yanınızda olabilsem, sarılabilsem, öpebilsem, saçınızı okşayabilsem, sesinizi duyabilsem mesafe farkına lanet olsun ben sizi göremezken sizi görüp yanınızda olan herkesi zerresine kadar KISKANIYORUM keşke bir kerecik bile olsa sizin yanınızda olsam
@Lee_jisung_143_fan @Lee_jisung_143@Massimoo143 Canlarım, ciğerlerim yeni bölümleri atmak istiyorum AMA ben 4 ve 5. Bölümleri bilgisayarımda Word'e yazdım annemin telefonuna attım ANCAK Word dosyasını telefonda açamadım...(( ω-、)( ω-、)😔😭) O yüzden notlar kısmına yazıp kopyala yapıştır ile buraya atıcam Lütfen birazcık daha bekleyin. Sizi bekletmek istemiyorum ve sevmiyorum da ama böyle yapmak zorundayım. I'm so sorry (Merhamet edin efendim)
@Massimoo143 @Lee_jisung_143_fan @Lee_jisung_143 (Nil Nergiz sizi yazdım çünkü bilmem okumak istersiniz dedim nasıl olsa adınız geçıyo ÜÇÜNÜZÜ BİRDEN HELELELEL) BÖLÜM 1 Geçmiş Ezgi'nin anlatımıyla: Annemle,babamı 7 yaşında kaybetmiştim, kardeşim Asya daha 6 yaşındaydı... Ama ölümleri çok garipti... İzin verin anlatayım.
Biz şehirde yaşamazdık,ama şehire yakın bir ormanda yaşardık,evimiz o kadar orman içinde değildi. Annem ve babamın işe gitmesi gerekirdi,bizimde okula gitmemiz gerekirdi bizim evden şehir yarım saatti. Buna rağmen anne ve babamız çok geç gelirdi. Çünkü ikiside büyük bir şirketin iki yöneticisiydi. Akşam geç saatlere kadar çalışırlardı sadece haftasonunu birlikte geçirebilirdik.
Yine bir haftasonu evde oturuyorduk,yatma saatimiz gelmişti annem,ben ve kardeşimi yatırdıktan sonra odadan çıktı çıkmasından on belki on beş bir çığlık sesi geldi bu annemin sesiydi bunu Asya'da duymuş olacak ki uyanıp yanıma geldi. Korktuğu çok belliydi,"Abla aşağı inelim mi? Annemle babamı merak ediyorum.""Peki,gel gidelim."
Ondan sonra Asya'yı yanıma aldım ve aşağı inmeye başladık... İndiğimizde ilk önce yerde yatan babamı ve sonra da babamın yanında yatan annemi gördük. Annem son nefesi ile konuşuyordu,sesi çok az çıktığı için Asya ile eğilmek zorunda kaldık. Annemin son sözleri şuydu."Çocuklar... Sizi... Seviyorum..."
Anın şokuyla sadece ağlayabiliyordum,Asya ise benden beter bi hali vardı. Kafamı kaldırdığımda koridorun öbür ucunda bir silüet gördüm ışıklar açık değildi,etraf gece olduğu için çok karanlıktı ve o siluet simsiyah giyiniyordu onun sadece gözlerini görebildim gözleri kırmızıydı çok kırmızı... Hemen onu unutup annemin pantolonunun cebindeki telefonu aldım ve acil servisi aradım... Aradan bir saat geçmesinden sonra anca gelebilmişlerdi zaten onlar gelene kadar annemle babam ölmüş,o silüet ise çoktan gitmişti.
Kim neden ailemi öldürdü? Bilmiyorum,annem ve babamın düşmanları mı vardı? Bilmiyorum,annem ve babam birine kötü bi şey mi yapmıştı? O yüzden mi öldürülmüşlerdi? Bilmiyorum biz kendi halinde yaşayan bir aileydik kim,niye,neden annem ve babamı öldürmüştü o zaman!? Ben hiçbirini bilmiyordum... Ama bir şeye karar verdim ne olursa olsun annem ve babamın katillerini bulup onların en ağır cezayı çekmelerini sağlayacaktım.
Polisler küçük olduğumuz için bizi yetimhaneye bırakmışlardı. Üç gün sonra annemin kardeşi yani Buse,Buse ÖZ geldi. Yanında kuzenimiz Nergiz vardı ben ve Asya'yı almaya gelmişlerdi,ama biz o üç günde bir arkadaş edinmiştik.
Asya'nın anlatımıyla: Ben annem ve babamın öldükleri günü pek hatırlamıyorum ablamdan duyduğum,ablamın anlattığı kadar... Ama bir şey hatırlıyorum ablamla o gün kısa da olsa konuşmuştuk"Abla ne düşünüyorsun."ablam biraz durdu ve düşündü."Annem ve babamın kim tarafından ve neden öldüğünü anlamıyorum."ve sonra bana döndü ve sarılıp şunları söyledi."Ama büyüyünce ne olursa olsun anne ve babamızın katlini bulucam. Sana söz veriyorum."demişti,istemsizce gözlerim doldu... Ve yanaklarımdan yaşlar aktı,eminim ablam sözünü tutar.
BÖLÜM 2 Yeni Arkadaş Ezgi'nin anlatımıyla: Asya'yla ilk yetimhaneye geldiğimizde yatağında kolunu tutarak ağlayan bir kız gördük. Yanına gidip,soru sorduk"Ne oldu? İyi misin?"dedim,ilk başta bir şey demedi sonradan konuşmaya başladı."Bahçede oynarken yere düştüm. Kolum kanıyo ve acıyo."dedi ağlamaklı bi sesle,adını sordum"Senin adın ne? Ben Ezgi."deyip Asya'yı gösterdim"Bu da kardeşim Asya."gözyaşlarını sildi ve cevap verdi." Ben Nil tek çocuktum. Bu arada sizi önceden görmedim yeni mi geldiniz?" Asya cevap verdi." Evet az önce geldik. Arkadaş olmak ister misin?"diye sordu." Olur,neden olmasın."dedi,Nil'in kolu hala kanıyordu üçümüz beraber bir ablanın yanına gittik abla Nil'in koluna pansuman yaptı ve kolunu sardı. İki üç saat oyun oynadık. Yorulduğumuz için oturduk,konuşmaya başladık.
"Şey... Sakıncası yoksa buraya neden geldiğinizi anlatır mısınız? Tabii isterseniz."diye sordu Nil,ilk başta sustuk ama sonradan anlatmaya başladım." Dün akşam biz yattıktan sonra aşağıdan annemin çığlığını duyduk... Asya ile aşağı indik,annemle babam yerde yatıyordu... Babam zaten ölmüştü,annem bize son sözlerini söylemişti..."Ağladığımın farkında bile değildim,"Karşıma baktığımda bir tane silüet gördüm... Sonrasında acil servisi aradım ama çoktan ailemiz ölmüştü ve bizi buraya getirdiler."" Peki ya sen Nil sen neden geldin? Yani anlatmak istemezsen anlarım." Nil hemen anlatmay başladı." Babam alkolikti,annem sadece geceleri çalışmazdı babam annemin tüm hafta boyunca paraları alır alkole harcardı... Bu yüzden hep sarhoştu. Yine bir akşam sarhoştu annemle kavga ettiler ve...ve...Babam annemi öldürdü."Nil biraz sustu ama sonradan devam etti." Zaten zar zor görüyordum,bende senin gibi bir silüet gördüm,o silütte babamı öldürüp gitti. Sesi duyan komşular polisi aramış onlarda beni buraya getirdi."
Biz biraz daha dayanamayıp ağladık. İki günümüz böyle geçti,teyzem bizi almaya geldi. Teyzemize Nili'i de alması için yalvarıp, yakardık ve teyzemde Nil'i bizimle beraber getirdi.
BÖLÜM 3 O Silüetler Yazarın anlatımıyla: Peki, bu silüetler kimdi? Ya da neydi? Neden Ezgi ve Asya'nın ailesini, Nil'in babasını öldürmüşlerdi? Onlar katil miydi? Peki katil olsalar bile niye çocukları öldürmemişlerdi?
Bunların hiçbiri değildi, o siüetler binlerce yıllardır yaşayan birer vampirdiler... Onlar dünya üzerinde son kalan vampirlerden sadece ikisiydi ve iki tane daha vardı, Ezgi ve Asya'nın ailesini Melih KARA öldürmüştü. Sahi niye onları öldürmüştü ki? Niye böyle bir şey yapmıştı? Bir nedeni olmalıydı, çünkü her cinayetin bir nedeni olduğu gibi bunun da bi nedeni olmalıydı.
Keyfi istediği için mi? Yoksa Melih'e kara listesinde oldukları için mi öldürülmüşledi? Hayır hayır Melih buna zorlanmıştı... Bunu yapmaya onu öz babası zorlamıştı,
Melih'in babası vampirlerin son kralıydı. Tahtında her ne kadar inmek istemese de artık yaşlanmıştı, tabii yaşlılık suratına vurmamamıştı ancak iç organları onun ölüm döşeğinde olduğunu söylüyordu. Bu tahtın yanında birde şirket vardı, Kara Şirketi.
Aylin ve Ali, Ezgi'yle Asya'ya her ne kadar düşmanları olmadıklarını söyleselerde sahip oldukları Gündüz Şirketi ile Kara Şirketi'nin arası hiç iyi değildi. Birgün Melih'in babası Melih'e yanına çağırdı ve şunları söyledi. "Melih onlar bizim ne olduğumuzu biliyorlar." Melih şaşırmıştı, onlar kimdi? Nasıl öğrenmişlerdi? Kardeşi mi yakalanmıştı? En son Melih konuşmuştu. "İyide baba onlar... Gündüz Şirketi'nin sahipleri mi? Nasıl? Yoksa kardeşim Emre mi yakalandı?" "Nerden bileyim ben Melih!? Nasıl öğrenmişler, ama biliyorsun bunu öğrenen insanlar ya vampir olur, ya da... Ölürler. Vampir olamayacakları belli." "Baba ben bunu yapamam." Yine babasıyla Melih kavga edeceklerdi... Belliydi." Baba bu insanların çocukları var ya onları ne yapacağız?" " Melih dediğimi yap! Yoksa kötü olacak." Melih istemeyerek gitmiş ve o gün o cinayeti işlemişti...
Peki Melih'in bir dayanağı var mıydı? Ona koşulsuz sevgi gösterebilecek, onun her daim yanında olacak biri... Babası? Zaten Melih'e bu işleri o veriyordu. Kardeşi, Emre? Melih kardeşine içini dökse kardeşi onu dinlerdi, ona sarılıp onunla beraber ağlardı. Ama annesi, Melih'in annesi neredeydi? Bunlar olurken annesi neredeydi?
Melih'in anlatımıyla: Annem o benim dayanağımdı. Bana koşulsuz sevgi gösterebilecek, her daim yanımda olan kişiydi. Ben anneme içimi döktüğümde sorununa çözüm bulurdu, derdime deva olurdu, her ağladığımda annemin yanına gider onunla konuşurdum. Bazen de kardeşimle giderdik.
Babam(bile demek istemediğim adam) annemle hep kavga ederdi. Ona göre kardeşim ve benim anneme içimizi dökmemiz, dertleşmemiz. saçmaymış(hıh asıl saçma olan kendi) Yine birgün bu olay yüzünden kavga ediyorlardı, bense uyumaya çalışıyordum en sonunda kavga sesleri eşliğinde uyudum.
Sabah kalktığımda ne yemek masasında ne de yatak odasında annemi göremedim. Babama( babam olmasını istemediğim adama yani) annemin nerde olduğunu sorduğumda "Akşam çekti, gitti." dedi nereye gittiğini sorduğumda bilmediğini söyledi, tekrar odama geldiğimde yatağımın yanındaki komidinin üstünde bir mektup gördüm. İlk başta anlamadım ama sonra mektubu açtım, yazan kişi... Annemdi. Ne oluyor be?
Muafiye Sözer
@Lee_jisung_143 @Massimoo143 @Lee_jisung_143_fan
BÖLÜM 4: MEKTUP
Annem niye benimle konuşabilecekken mektup yazdı ki şimdi? Neyse mektubu zarftan çıkardığımda A4 kağıdı büyüklüğünde sarı bir kağıt gördüm. Ama annem neden bana mektup yazdı? Anlamadım, okumaya başladım şunlar yazıyordu,
Sevgili oğlum Melih'e
05.03.22
"Oğlum sen bu mektubu okurken ben muhtemelen evde olmayacağım . Ama merak etme, kendime çok iyi bakacağım. Sende kardeşine ve kendine çok iyi bak, yoksa külahları değişiriz ona göre. Seni ve kardeşini yanımda götüremediğim için üzgünüm şuan yanınızda olmak için her şeyimi verirdim... Ama o eve bir daha dönemem-"
Bir anda odamın kapısı açıldı gelen kardeşim Emre idi. Onun da elinde mektup vardı, bir dakika annem ikimize birden mi mektup yazmıştı? Ama neden? Niye? "Abi, annem niye evde değil ve bu mektup da neyin nesi lan?" "Ne bileyim ben Emre, otur yanıma da okuyalım şunları." Emre durdu yanıma geldi oturdu. "Abi," Sesi titriyordu. "Annem niye bize mektup yazdı? Ya başına bir şey geldiyse?" Gözü ufakta olsa doluydu. "Merak etme oğlum, annem senelerdir babama katlanıyor zaten." Beraber güldük sonra okumaya devam ettik.
"Ama o eve bir daha dönemem, baban çok olmaya başladı. Senden ve kardeşinden defalarca kez özür dilerim... Aslında bu bir veda mektubuydu, sizi birazdan telefondan arayacağım belki o son görüşmemiz olur. Beni hep iyi ve güzel hatırla, ha bir de zarfın içinde bir tane kolye var sen bu kolyeyi çok severdin. Artık senin... Görüşürüz oğlum.
Sevgilerle annen..."
"Abi, annem bize şaka yapmıştır değil mi? Annem şakacı biri yine şaka yapmıştır." Hiçbir şey diyemedim, ağzım açık elimdeki mektuba baktım. Sonra aklıma bir fikir geldi, "Emre," "Efendim abi" "Annemin ciddi olup olmadığını zarftan anlayalım." Emre şaşırmıştı, haklıydı da "Ne? Nasıl?" "Annem yazdığı mektupta zarfın içine bir kolye bir kolye koyduğunu yazmış, bizi de birazdan arayacakmış. Yani eğer zarfın içinde bir kolye varsa ve annem bizi birazdan ararsa bu şaka değildir, annem ciddidir." Hemen zarfın içine baktım. Bir dakika... Yok, canım ben... Ben yanlış görmüşümdür. "Abi, kolye zarfın içinde mi?" Arkam dönüktü yani Emre beni görmüyordu, "Bir şey söylesene be adam!" Diyip beni kendine döndürdü, sonra... Elimdeki kolyeyi gördü. Elindeki mektubu yere düşürdü ve sol yanağından bir yaş süzüldü.
Emre'nin ve benim gözyaşlarımız akıp giderken bir anda telefonum çaldı arayan... Annemdi yanımda duran kardeşimi dürttüm, telefonu açtım. "Alo? Anne? Sen misn?" Bir süre cevap gelmedi bir müddet sonra annem konuştu. "Tabii benim başka kim olacaktı hm?" Telefon hoparlördeydi Emre hemen atladı. "Anne nerdesin? Seni almaya geleceğim." "Emre buna gerek yok oğlum." "Ama anne-" "Gerek yok dedim ama." Annemin sesi ikna edici ve rahatlatıcıydı. Emre susmak zorunda kaldı.
"Anne bari dışarıda bir yerde buluşalım. Olmaz mı?" Dedim, annem derin bir iç çekti. "Olmaz Melih." "Ya anne buluşalım Olmaz diyorsun. Eve gel diyoru olmaz diyorsun, seni görmeye ihtiyacımız var anlamıyor musun?" Dedi üzgündü sesinden belliydi. "Olmaz diyorum çünkü sizi bir kere gördüğüm zaman tekrar görmek istiyorum." "O zaman geri dön anne." "Olma Melih! Bazı evlere dönülmez ev eskir, yıkılır, dökülür, hem bazı bazen dört duvar bir çatı değildir insanlardır. Ve bazen o evden uzaklaşmak, kaçmak istersin bende öyle yaptım… Ben evin içindeki babanız yüzünden dönemem." Emre'ye baktım yine dudağının içini ısırıyordu, her endişelendiğinde, üzüldüğünde böyle yapardı. "Öyleyse biz abimle başka bir eve gidelim, seni de yanımıza alalım ne dersin anne?" Dedi Emre annemi döndürmek için her şeyi yapıyordu bende hemen atıldım. "Evet, anne ne dersin?" "Çocuklar siz iki vampir veliahdısınız düşünün bakalım o evden dışarı kaçtığınız gibi sizi yaka paça babanızın önüne atarlar bu sefer sizi koruyamam. Hem ben sizi düzenli olarak ararım, benden haberder olursunuz."
Aslında annem haklıydı babam bizi bırakmazdı. Ama biz de annemizi bırakamazdık, bizi hiç sevmeyen bir babadansa bizi ölümüne kadar sevecek bir anneyi tercih ederim. "Ama anne…" Emre'nin sesi çatallı, yüzünden düşen bin parçaydı, sanırım annemde ağlamaya başlamıştı. "Çocuklar artık kapatmalıyım özür dilerim, sizi seviyoruz." Emre hemen elimden telefonu aldı, "Anne bek-!" Ama arama çoktan sonlandırılmıştı bende telefonu alıp tekrar aradım, ancak duyduğum tek şey "Aradığınız numaraya şuanda-" Kapatıp tekrar aradım bu sefer "Aradığınız numara kullanılmamaktadır." Lafını duyunca bağırdım. "Ne!?" Emre hala ağlıyordu ben bağırınca ürkmüştü. "Abi, niye bağırıyorsun?" "Şuna bir bak neden bağırdığımı anlarsın." Deyip telefonu Emre'ye çevirdim. "Ne!?" "Şimdi anladın mı neden bağırdığımı?" "Ne yani annem numarasını mı değiştirmiş?" "Bilmiyorum atmış da olabilir." "Neden?" "Onu bulmanızı engellemek için." "Doğru…"
Emre'nin anlatımıyla:
Sabah kalktığımda komodinimin üstünde bir zarf gördüm, yüzümü yıkadıktan sonra zarfı açtım içinden mektup çıktı (başka ne çıkmasını bekliyorum ki) okumaya başladım
Sevgili oğlum Emre'ye
05.03.22
"Canım oğlum seni çok seviyorum, ama artık görüşemeyeceğiz sen bu satırları okurken ben çoktan evden gitmiş olacağım. Baban artık haddini aşmaya ve fazla olamaya başladı, seni ve abini yanımda götürmeyi çok isterdim (her şeyden çok) ama yapamazdım. Üzgünüm özür dilerim ancak o ev benim için bir evden çok harabe, kendine iyi bak aklım sende kalmasın, olur mu?"
Hemen oturduğum yerden kalktım ve abimin odasına gittim. Kapıyı bile çalmadan odaya daldım. "Abi, annem niye evde değil ve bu mektup da neyin nesi lan!?" Dedim abim, "Ne bileyim ben Emre, otur yanıma da okuyalım şunları." Abimin yanına gittim. "Abi," Sesim titriyordu "Annem niye bize mektup yazdı ki? Ya başına bir şey geldiyse?" Gözüm ufaktan dolmaya başladı. "Merak etme oğlum, annem senelerdir babama katlanıyor zaten." Dedi güldük beraber, sonra mektupları okumaya devam ettik.
"Üzgünüm özür dilerim, kendine iyi bak aklım sende kalmasın. Senden ve abinden defalarca kez özür dilerim, ama artık babanın yaptıkları fazla olmaya başladı. Eminim o eve bir daha dönemem baban da beni o eve almaz zaten, birazdan abinin telefonundan arayacağım belki o son konuşmamız olur. Beni hep iyi, güzel hatırla hem abine kolye bıraktım (hani şu takmak için yalvardığı kolyeyi) sana da bileklik bıraktım. O çok sevdiğin bilekliği, odandaki lambanın üstüne koydum… Görüşürüz oğlum.
Sevgilerle annen…"
"Abi annem bize… Şaka yapmıştır değil mi? Annem şakacı biri, yine şaka yapmıştır." Abim hiç bir şey demedi, ağzı açık elindeki mektuba baktı sonra, "Emre." Dedi "Efendim, abi." "Annemin ciddi olup olmadığını zarftan anlayalım." Dedi şaşırmıştım "Ne? Nasıl?" "Annem yazdığı mektupta zarfın içinde kolye olduğunu yazmış, bizi de birazdan arayacakmış. Yani zarfın içinde kolye varsa ve annem bizi birazdan ararsa bu şaka değildir, annem ciddidir." "Umarım annem şaka yapmıştır abi, umarım." Abim hemen zarfın içine baktı arkası dönüktü yani onu görmüyordum. "Abi kolye zarfın içinde mi?" Abim cevap vermedi "Bir şey şöylesene be adam!" Dedikten sonra onu kendime döndürdüm ve sonra… Elindeki kolyeyi gördüm, elimdeki mektup düştü ve sol yanağımdan bir yaş süzüldü…
Sonra da annem aradı ve olanlar oldu işte. "Abi," "Efendim Emre?" "Annem bana bileklik bırakmış, odamda ben odama geçiyorum." "Tamam," "Bir de babama bir şey çaktırmamaya çalışalım." "Evet elbette." "Bir de," Durdum ve abime sarıldım, o da bana sarıldı. "İyi ki abimsin." "İyi ki kardeşimsin."
Hanımefendiler 5. Bölüm uzun olduğundan henüz yazıp atamadım yani kısaca MERHAMET EDİN EFENİM🙏🙏😭😭🤧🤧
2 months ago | [YT] | 0
View 6 replies
Muafiye Sözer
@Lee_jisung_143 @Massimoo143 @Lee_jisung_143_fan
Var ya üçünüze sarılıp ağlamak istiyorum. Saçınızı öpüp okşamak, yanaklarınızdan öpmek, o yanaklarınızı mıncırmak sıkmak istiyorum, size sıkı sıkı sarılmak istiyorum, anlınızdan öpmek istiyorum. Sizi görmek için her şeyi yaparım bir kere olsun görmek için, rüyamda bile olsa görmek istiyorum sizi... Sadece sizi göremediğim için ağladığım geceler bile var. Ağladığım o gecelerde sizin adınızı sayıklayarak ağladım. Keşke yanınızda olabilsem, sarılabilsem, öpebilsem, saçınızı okşayabilsem, sesinizi duyabilsem mesafe farkına lanet olsun ben sizi göremezken sizi görüp yanınızda olan herkesi zerresine kadar KISKANIYORUM keşke bir kerecik bile olsa sizin yanınızda olsam
2 months ago | [YT] | 1
View 10 replies
Muafiye Sözer
@Lee_jisung_143_fan @Lee_jisung_143 @Massimoo143
Canlarım, ciğerlerim yeni bölümleri atmak istiyorum AMA ben 4 ve 5. Bölümleri bilgisayarımda Word'e yazdım annemin telefonuna attım ANCAK Word dosyasını telefonda açamadım...(( ω-、)( ω-、)😔😭) O yüzden notlar kısmına yazıp kopyala yapıştır ile buraya atıcam
Lütfen birazcık daha bekleyin. Sizi bekletmek istemiyorum ve sevmiyorum da ama böyle yapmak zorundayım. I'm so sorry (Merhamet edin efendim)
2 months ago | [YT] | 2
View 2 replies
Muafiye Sözer
ANAM TARAFINDAN ZORLA DÜĞÜNE GELDİM
YARDIIIIIMMMM.😢😢😰🤧
@Lee_jisung_143 @Massimoo143 @Lee_jisung_143_fan
3 months ago | [YT] | 1
View 6 replies
Muafiye Sözer
@Lee_jisung_143 @Massimoo143 @Lee_jisung_143_fan(yt etiketlemiyo YAGAGAGAGAG[SİNİR KRİZİNE GİRDİM])
3 months ago | [YT] | 2
View 12 replies
Muafiye Sözer
@Lee_jisung_143 @Massimoo143 @Lee_jisung_143_ fan(YT NİYE ETİKETLEMİYON)
3 months ago | [YT] | 2
View 8 replies
Muafiye Sözer
Bi kaç tane daha atacam
@Lee_jisung_143 @Massimoo143 @Lee_jisung_143_fan(Nergis'i niye doğru düzgün etiketleyemdim ben)
3 months ago | [YT] | 2
View 7 replies
Muafiye Sözer
@Massimoo143 @Lee_jisung_143_fan @Lee_jisung_143
(Nil Nergiz sizi yazdım çünkü bilmem okumak istersiniz dedim nasıl olsa adınız geçıyo ÜÇÜNÜZÜ BİRDEN HELELELEL)
BÖLÜM 1
Geçmiş
Ezgi'nin anlatımıyla:
Annemle,babamı 7 yaşında kaybetmiştim, kardeşim Asya daha 6 yaşındaydı... Ama ölümleri çok garipti... İzin verin anlatayım.
Biz şehirde yaşamazdık,ama şehire yakın bir ormanda yaşardık,evimiz o kadar orman içinde değildi. Annem ve babamın işe gitmesi gerekirdi,bizimde okula gitmemiz gerekirdi bizim evden şehir yarım saatti. Buna rağmen anne ve babamız çok geç gelirdi. Çünkü ikiside büyük bir şirketin iki yöneticisiydi. Akşam geç saatlere kadar çalışırlardı sadece haftasonunu birlikte geçirebilirdik.
Yine bir haftasonu evde oturuyorduk,yatma saatimiz gelmişti annem,ben ve kardeşimi yatırdıktan sonra odadan çıktı çıkmasından on belki on beş bir çığlık sesi geldi bu annemin sesiydi bunu Asya'da duymuş olacak ki uyanıp yanıma geldi. Korktuğu çok belliydi,"Abla aşağı inelim mi? Annemle babamı merak ediyorum.""Peki,gel gidelim."
Ondan sonra Asya'yı yanıma aldım ve aşağı inmeye başladık... İndiğimizde ilk önce yerde yatan babamı ve sonra da babamın yanında yatan annemi gördük. Annem son nefesi ile konuşuyordu,sesi çok az çıktığı için Asya ile eğilmek zorunda kaldık. Annemin son sözleri şuydu."Çocuklar... Sizi... Seviyorum..."
Anın şokuyla sadece ağlayabiliyordum,Asya ise benden beter bi hali vardı. Kafamı kaldırdığımda koridorun öbür ucunda bir silüet gördüm ışıklar açık değildi,etraf gece olduğu için çok karanlıktı ve o siluet simsiyah giyiniyordu onun sadece gözlerini görebildim gözleri kırmızıydı çok kırmızı... Hemen onu unutup annemin pantolonunun cebindeki telefonu aldım ve acil servisi aradım... Aradan bir saat geçmesinden sonra anca gelebilmişlerdi zaten onlar gelene kadar annemle babam ölmüş,o silüet ise çoktan gitmişti.
Kim neden ailemi öldürdü? Bilmiyorum,annem ve babamın düşmanları mı vardı? Bilmiyorum,annem ve babam birine kötü bi şey mi yapmıştı? O yüzden mi öldürülmüşlerdi? Bilmiyorum biz kendi halinde yaşayan bir aileydik kim,niye,neden annem ve babamı öldürmüştü o zaman!? Ben hiçbirini bilmiyordum... Ama bir şeye karar verdim ne olursa olsun annem ve babamın katillerini bulup onların en ağır cezayı çekmelerini sağlayacaktım.
Polisler küçük olduğumuz için bizi yetimhaneye bırakmışlardı. Üç gün sonra annemin kardeşi yani Buse,Buse ÖZ geldi. Yanında kuzenimiz Nergiz vardı ben ve Asya'yı almaya gelmişlerdi,ama biz o üç günde bir arkadaş edinmiştik.
Asya'nın anlatımıyla:
Ben annem ve babamın öldükleri günü pek hatırlamıyorum ablamdan duyduğum,ablamın anlattığı kadar... Ama bir şey hatırlıyorum ablamla o gün kısa da olsa konuşmuştuk"Abla ne düşünüyorsun."ablam biraz durdu ve düşündü."Annem ve babamın kim tarafından ve neden öldüğünü anlamıyorum."ve sonra bana döndü ve sarılıp şunları söyledi."Ama büyüyünce ne olursa olsun anne ve babamızın katlini bulucam. Sana söz veriyorum."demişti,istemsizce gözlerim doldu... Ve yanaklarımdan yaşlar aktı,eminim ablam sözünü tutar.
BÖLÜM 2
Yeni Arkadaş
Ezgi'nin anlatımıyla:
Asya'yla ilk yetimhaneye geldiğimizde yatağında kolunu tutarak ağlayan bir kız gördük. Yanına gidip,soru sorduk"Ne oldu? İyi misin?"dedim,ilk başta bir şey demedi sonradan konuşmaya başladı."Bahçede oynarken yere düştüm. Kolum kanıyo ve acıyo."dedi ağlamaklı bi sesle,adını sordum"Senin adın ne? Ben Ezgi."deyip Asya'yı gösterdim"Bu da kardeşim Asya."gözyaşlarını sildi ve cevap verdi." Ben Nil tek çocuktum. Bu arada sizi önceden görmedim yeni mi geldiniz?" Asya cevap verdi." Evet az önce geldik. Arkadaş olmak ister misin?"diye sordu." Olur,neden olmasın."dedi,Nil'in kolu hala kanıyordu üçümüz beraber bir ablanın yanına gittik abla Nil'in koluna pansuman yaptı ve kolunu sardı. İki üç saat oyun oynadık. Yorulduğumuz için oturduk,konuşmaya başladık.
"Şey... Sakıncası yoksa buraya neden geldiğinizi anlatır mısınız? Tabii isterseniz."diye sordu Nil,ilk başta sustuk ama sonradan anlatmaya başladım." Dün akşam biz yattıktan sonra aşağıdan annemin çığlığını duyduk... Asya ile aşağı indik,annemle babam yerde yatıyordu... Babam zaten ölmüştü,annem bize son sözlerini söylemişti..."Ağladığımın farkında bile değildim,"Karşıma baktığımda bir tane silüet gördüm... Sonrasında acil servisi aradım ama çoktan ailemiz ölmüştü ve bizi buraya getirdiler."" Peki ya sen Nil sen neden geldin? Yani anlatmak istemezsen anlarım." Nil hemen anlatmay başladı." Babam alkolikti,annem sadece geceleri çalışmazdı babam annemin tüm hafta boyunca paraları alır alkole harcardı... Bu yüzden hep sarhoştu. Yine bir akşam sarhoştu annemle kavga ettiler ve...ve...Babam annemi öldürdü."Nil biraz sustu ama sonradan devam etti." Zaten zar zor görüyordum,bende senin gibi bir silüet gördüm,o silütte babamı öldürüp gitti. Sesi duyan komşular polisi aramış onlarda beni buraya getirdi."
Biz biraz daha dayanamayıp ağladık. İki günümüz böyle geçti,teyzem bizi almaya geldi. Teyzemize Nili'i de alması için yalvarıp, yakardık ve teyzemde Nil'i bizimle beraber getirdi.
BÖLÜM 3
O Silüetler
Yazarın anlatımıyla:
Peki, bu silüetler kimdi? Ya da neydi? Neden Ezgi ve Asya'nın ailesini, Nil'in babasını öldürmüşlerdi? Onlar katil miydi? Peki katil olsalar bile niye çocukları öldürmemişlerdi?
Bunların hiçbiri değildi, o siüetler binlerce yıllardır yaşayan birer vampirdiler... Onlar dünya üzerinde son kalan vampirlerden sadece ikisiydi ve iki tane daha vardı, Ezgi ve Asya'nın ailesini Melih KARA öldürmüştü. Sahi niye onları öldürmüştü ki? Niye böyle bir şey yapmıştı? Bir nedeni olmalıydı, çünkü her cinayetin bir nedeni olduğu gibi bunun da bi nedeni olmalıydı.
Keyfi istediği için mi? Yoksa Melih'e kara listesinde oldukları için mi öldürülmüşledi? Hayır hayır Melih buna zorlanmıştı... Bunu yapmaya onu öz babası zorlamıştı,
Melih'in babası vampirlerin son kralıydı. Tahtında her ne kadar inmek istemese de artık yaşlanmıştı, tabii yaşlılık suratına vurmamamıştı ancak iç organları onun ölüm döşeğinde olduğunu söylüyordu. Bu tahtın yanında birde şirket vardı, Kara Şirketi.
Aylin ve Ali, Ezgi'yle Asya'ya her ne kadar düşmanları olmadıklarını söyleselerde sahip oldukları Gündüz Şirketi ile Kara Şirketi'nin arası hiç iyi değildi. Birgün Melih'in babası Melih'e yanına çağırdı ve şunları söyledi. "Melih onlar bizim ne olduğumuzu biliyorlar." Melih şaşırmıştı, onlar kimdi? Nasıl öğrenmişlerdi? Kardeşi mi yakalanmıştı? En son Melih konuşmuştu. "İyide baba onlar... Gündüz Şirketi'nin sahipleri mi? Nasıl? Yoksa kardeşim Emre mi yakalandı?" "Nerden bileyim ben Melih!? Nasıl öğrenmişler, ama biliyorsun bunu öğrenen insanlar ya vampir olur, ya da... Ölürler. Vampir olamayacakları belli." "Baba ben bunu yapamam." Yine babasıyla Melih kavga edeceklerdi... Belliydi." Baba bu insanların çocukları var ya onları ne yapacağız?" " Melih dediğimi yap! Yoksa kötü olacak." Melih istemeyerek gitmiş ve o gün o cinayeti işlemişti...
Peki Melih'in bir dayanağı var mıydı? Ona koşulsuz sevgi gösterebilecek, onun her daim yanında olacak biri... Babası? Zaten Melih'e bu işleri o veriyordu. Kardeşi, Emre? Melih kardeşine içini dökse kardeşi onu dinlerdi, ona sarılıp onunla beraber ağlardı. Ama annesi, Melih'in annesi neredeydi? Bunlar olurken annesi neredeydi?
Melih'in anlatımıyla:
Annem o benim dayanağımdı. Bana koşulsuz sevgi gösterebilecek, her daim yanımda olan kişiydi. Ben anneme içimi döktüğümde sorununa çözüm bulurdu, derdime deva olurdu, her ağladığımda annemin yanına gider onunla konuşurdum. Bazen de kardeşimle giderdik.
Babam(bile demek istemediğim adam) annemle hep kavga ederdi. Ona göre kardeşim ve benim anneme içimizi dökmemiz, dertleşmemiz. saçmaymış(hıh asıl saçma olan kendi) Yine birgün bu olay yüzünden kavga ediyorlardı, bense uyumaya çalışıyordum en sonunda kavga sesleri eşliğinde uyudum.
Sabah kalktığımda ne yemek masasında ne de yatak odasında annemi göremedim. Babama( babam olmasını istemediğim adama yani) annemin nerde olduğunu sorduğumda "Akşam çekti, gitti." dedi nereye gittiğini sorduğumda bilmediğini söyledi, tekrar odama geldiğimde yatağımın yanındaki komidinin üstünde bir mektup gördüm. İlk başta anlamadım ama sonra mektubu açtım, yazan kişi... Annemdi. Ne oluyor be?
4 months ago | [YT] | 3
View 20 replies