Muafiye Sözer

‪@Lee_jisung_143‬ ‪@Massimoo143‬ @Lee_jisung_143_fan

BÖLÜM 4: MEKTUP
Annem niye benimle konuşabilecekken mektup yazdı ki şimdi? Neyse mektubu zarftan çıkardığımda A4 kağıdı büyüklüğünde sarı bir kağıt gördüm. Ama annem neden bana mektup yazdı? Anlamadım, okumaya başladım şunlar yazıyordu,
Sevgili oğlum Melih'e
05.03.22
"Oğlum sen bu mektubu okurken ben muhtemelen evde olmayacağım . Ama merak etme, kendime çok iyi bakacağım. Sende kardeşine ve kendine çok iyi bak, yoksa külahları değişiriz ona göre. Seni ve kardeşini yanımda götüremediğim için üzgünüm şuan yanınızda olmak için her şeyimi verirdim... Ama o eve bir daha dönemem-"

Bir anda odamın kapısı açıldı gelen kardeşim Emre idi. Onun da elinde mektup vardı, bir dakika annem ikimize birden mi mektup yazmıştı? Ama neden? Niye? "Abi, annem niye evde değil ve bu mektup da neyin nesi lan?" "Ne bileyim ben Emre, otur yanıma da okuyalım şunları." Emre durdu yanıma geldi oturdu. "Abi," Sesi titriyordu. "Annem niye bize mektup yazdı? Ya başına bir şey geldiyse?" Gözü ufakta olsa doluydu. "Merak etme oğlum, annem senelerdir babama katlanıyor zaten." Beraber güldük sonra okumaya devam ettik.
"Ama o eve bir daha dönemem, baban çok olmaya başladı. Senden ve kardeşinden defalarca kez özür dilerim... Aslında bu bir veda mektubuydu, sizi birazdan telefondan arayacağım belki o son görüşmemiz olur. Beni hep iyi ve güzel hatırla, ha bir de zarfın içinde bir tane kolye var sen bu kolyeyi çok severdin. Artık senin... Görüşürüz oğlum.

Sevgilerle annen..."

"Abi, annem bize şaka yapmıştır değil mi? Annem şakacı biri yine şaka yapmıştır." Hiçbir şey diyemedim, ağzım açık elimdeki mektuba baktım. Sonra aklıma bir fikir geldi, "Emre," "Efendim abi" "Annemin ciddi olup olmadığını zarftan anlayalım." Emre şaşırmıştı, haklıydı da "Ne? Nasıl?" "Annem yazdığı mektupta zarfın içine bir kolye bir kolye koyduğunu yazmış, bizi de birazdan arayacakmış. Yani eğer zarfın içinde bir kolye varsa ve annem bizi birazdan ararsa bu şaka değildir, annem ciddidir." Hemen zarfın içine baktım. Bir dakika... Yok, canım ben... Ben yanlış görmüşümdür. "Abi, kolye zarfın içinde mi?" Arkam dönüktü yani Emre beni görmüyordu, "Bir şey söylesene be adam!" Diyip beni kendine döndürdü, sonra... Elimdeki kolyeyi gördü. Elindeki mektubu yere düşürdü ve sol yanağından bir yaş süzüldü.

Emre'nin ve benim gözyaşlarımız akıp giderken bir anda telefonum çaldı arayan... Annemdi yanımda duran kardeşimi dürttüm, telefonu açtım. "Alo? Anne? Sen misn?" Bir süre cevap gelmedi bir müddet sonra annem konuştu. "Tabii benim başka kim olacaktı hm?" Telefon hoparlördeydi Emre hemen atladı. "Anne nerdesin? Seni almaya geleceğim." "Emre buna gerek yok oğlum." "Ama anne-" "Gerek yok dedim ama." Annemin sesi ikna edici ve rahatlatıcıydı. Emre susmak zorunda kaldı.

"Anne bari dışarıda bir yerde buluşalım. Olmaz mı?" Dedim, annem derin bir iç çekti. "Olmaz Melih." "Ya anne buluşalım Olmaz diyorsun. Eve gel diyoru olmaz diyorsun, seni görmeye ihtiyacımız var anlamıyor musun?" Dedi üzgündü sesinden belliydi. "Olmaz diyorum çünkü sizi bir kere gördüğüm zaman tekrar görmek istiyorum." "O zaman geri dön anne." "Olma Melih! Bazı evlere dönülmez ev eskir, yıkılır, dökülür, hem bazı bazen dört duvar bir çatı değildir insanlardır. Ve bazen o evden uzaklaşmak, kaçmak istersin bende öyle yaptım… Ben evin içindeki babanız yüzünden dönemem." Emre'ye baktım yine dudağının içini ısırıyordu, her endişelendiğinde, üzüldüğünde böyle yapardı. "Öyleyse biz abimle başka bir eve gidelim, seni de yanımıza alalım ne dersin anne?" Dedi Emre annemi döndürmek için her şeyi yapıyordu bende hemen atıldım. "Evet, anne ne dersin?" "Çocuklar siz iki vampir veliahdısınız düşünün bakalım o evden dışarı kaçtığınız gibi sizi yaka paça babanızın önüne atarlar bu sefer sizi koruyamam. Hem ben sizi düzenli olarak ararım, benden haberder olursunuz."

Aslında annem haklıydı babam bizi bırakmazdı. Ama biz de annemizi bırakamazdık, bizi hiç sevmeyen bir babadansa bizi ölümüne kadar sevecek bir anneyi tercih ederim. "Ama anne…" Emre'nin sesi çatallı, yüzünden düşen bin parçaydı, sanırım annemde ağlamaya başlamıştı. "Çocuklar artık kapatmalıyım özür dilerim, sizi seviyoruz." Emre hemen elimden telefonu aldı, "Anne bek-!" Ama arama çoktan sonlandırılmıştı bende telefonu alıp tekrar aradım, ancak duyduğum tek şey "Aradığınız numaraya şuanda-" Kapatıp tekrar aradım bu sefer "Aradığınız numara kullanılmamaktadır." Lafını duyunca bağırdım. "Ne!?" Emre hala ağlıyordu ben bağırınca ürkmüştü. "Abi, niye bağırıyorsun?" "Şuna bir bak neden bağırdığımı anlarsın." Deyip telefonu Emre'ye çevirdim. "Ne!?" "Şimdi anladın mı neden bağırdığımı?" "Ne yani annem numarasını mı değiştirmiş?" "Bilmiyorum atmış da olabilir." "Neden?" "Onu bulmanızı engellemek için." "Doğru…"

Emre'nin anlatımıyla:
Sabah kalktığımda komodinimin üstünde bir zarf gördüm, yüzümü yıkadıktan sonra zarfı açtım içinden mektup çıktı (başka ne çıkmasını bekliyorum ki) okumaya başladım
Sevgili oğlum Emre'ye
05.03.22
"Canım oğlum seni çok seviyorum, ama artık görüşemeyeceğiz sen bu satırları okurken ben çoktan evden gitmiş olacağım. Baban artık haddini aşmaya ve fazla olamaya başladı, seni ve abini yanımda götürmeyi çok isterdim (her şeyden çok) ama yapamazdım. Üzgünüm özür dilerim ancak o ev benim için bir evden çok harabe, kendine iyi bak aklım sende kalmasın, olur mu?"

Hemen oturduğum yerden kalktım ve abimin odasına gittim. Kapıyı bile çalmadan odaya daldım. "Abi, annem niye evde değil ve bu mektup da neyin nesi lan!?" Dedim abim, "Ne bileyim ben Emre, otur yanıma da okuyalım şunları." Abimin yanına gittim. "Abi," Sesim titriyordu "Annem niye bize mektup yazdı ki? Ya başına bir şey geldiyse?" Gözüm ufaktan dolmaya başladı. "Merak etme oğlum, annem senelerdir babama katlanıyor zaten." Dedi güldük beraber, sonra mektupları okumaya devam ettik.

"Üzgünüm özür dilerim, kendine iyi bak aklım sende kalmasın. Senden ve abinden defalarca kez özür dilerim, ama artık babanın yaptıkları fazla olmaya başladı. Eminim o eve bir daha dönemem baban da beni o eve almaz zaten, birazdan abinin telefonundan arayacağım belki o son konuşmamız olur. Beni hep iyi, güzel hatırla hem abine kolye bıraktım (hani şu takmak için yalvardığı kolyeyi) sana da bileklik bıraktım. O çok sevdiğin bilekliği, odandaki lambanın üstüne koydum… Görüşürüz oğlum.
Sevgilerle annen…"

"Abi annem bize… Şaka yapmıştır değil mi? Annem şakacı biri, yine şaka yapmıştır." Abim hiç bir şey demedi, ağzı açık elindeki mektuba baktı sonra, "Emre." Dedi "Efendim, abi." "Annemin ciddi olup olmadığını zarftan anlayalım." Dedi şaşırmıştım "Ne? Nasıl?" "Annem yazdığı mektupta zarfın içinde kolye olduğunu yazmış, bizi de birazdan arayacakmış. Yani zarfın içinde kolye varsa ve annem bizi birazdan ararsa bu şaka değildir, annem ciddidir." "Umarım annem şaka yapmıştır abi, umarım." Abim hemen zarfın içine baktı arkası dönüktü yani onu görmüyordum. "Abi kolye zarfın içinde mi?" Abim cevap vermedi "Bir şey şöylesene be adam!" Dedikten sonra onu kendime döndürdüm ve sonra… Elindeki kolyeyi gördüm, elimdeki mektup düştü ve sol yanağımdan bir yaş süzüldü…

Sonra da annem aradı ve olanlar oldu işte. "Abi," "Efendim Emre?" "Annem bana bileklik bırakmış, odamda ben odama geçiyorum." "Tamam," "Bir de babama bir şey çaktırmamaya çalışalım." "Evet elbette." "Bir de," Durdum ve abime sarıldım, o da bana sarıldı. "İyi ki abimsin." "İyi ki kardeşimsin."

Hanımefendiler 5. Bölüm uzun olduğundan henüz yazıp atamadım yani kısaca MERHAMET EDİN EFENİM🙏🙏😭😭🤧🤧

2 months ago | [YT] | 0