Sun Wukong ve Altı Kulaklı Macaque, Lady Bone Demon ve Generalin gözetiminde huzurlu ve sağlıklı bir şekilde buyuyorlardi.
İki küçük yavru 7 yaşlarını bastıklarında General onları güçleri konusunda eğitim vermeye başladı.
Macaque yine kontrol edilebilmesi kolaydı, birkaç patlamadan sonra güçlerini kontrol edebilmeyi öğrenmişti.
Ama Sun Wukong güçlerini kontrol edemiyordu.
Her güçlü bir duygu veya antrenmanda, güçleri kontrolden çıkıyordu.
General ve Lady Bone Demon güçlerinin kontrol edilemeyeceğini anladıklarında muhurlemeyi seçtiler.
Bu 1000 boyu böyle sürdü, hayatlarında hiç dışarı çıkmamışlardı.
Taa ki o güne kadar.
Lady Bone Demon, Ivory Lady olarak göreve gideceği sırada Wukong ve Macaque bunu fırsat bilerek hızlıca annelerinin yanına gidip diz çöktüler.
Macaque ve Wukong: "Leydim!"
Lady Bone Demon hafif bir şaşkınlıkla yavrularına bakarken yüzünde küçük ama belli olmayan bir gülümseme oluştu.
Lady Bone Demon: "Evet yavrularım, ne oldu?"
Wukong ve Macaque altın ve buz mavisi gözleriyle önce birbirlerine ardından leydilerine döndüler. Sonra da Macaque çekinerek konuşmaya başladı.
Macaque: "B-Bizi de yanında götürebilir misin diye sormak istemiştik..."
Lady Bone Demon bir kaşını kaldırıp şaşkınlıkla yavrularına baktı.
Lady Bone Demon: "Yanıma mi? O zalim dış dünyaya mı gitmek mi istiyorsunuz?"
İkili bunu duyduğunda yüreklerinde minik bir suçluluk duygusu oluştu ve omurgalarından aşağı bir ürperti indi. Ama Wukong başını sallayıp bu etkiden kurtulmaya çalıştı.
Wukong: "Biliyoruz orası zalim ve tehlikeli... Ama merak ediyoruz... Hem, senin yanında olacağız! Ve guclerimizle kendimizi kouryabiliriz! Değil mi Mac?"
Wukong büyük bir özgüvenle kendine sırıtırken koluyla kardeşini dürttü. Macaque da yüzünde gergin bir gülümsemeyle başını salladı.
Lady Bone Demon kaşlarını hafifçe çattı, tam reddecekken Wukong ve Macaque yavru köpek bakışları yapmaya başladı. Ki sonunda Lady Bone Demon dayanamayıp iç çekti.
Lady Bone Demon: "Tamam. Gelin."
Wukong ve Macaque bunu duyduğunda sevindiler hatta Wukong zafer dansı yapıp kardeşine sarıldı. Lady Bone Demon ise onların bu haline gülerken bir şeyin farkına varıp başını salladı.
Onlarla bağ kurmamaliydi, nasıl olsa onlar sadece doğru kader için kullanacağı piyonlardı.
Ama yine de onlara karşı sevgi beslemekten kendini alamıyordu.
Bir iç çekerken kendini toparladı ve yüzüne ciddi bir ifade takındı.
Lady Bone Demon: "Hadi gidin üstünüzü değiştirin. Ardından da gidelim."
Wukong ve Macaque itaatkar ve heyecanla başlarını salladılar, ardından Macaque gölge portalı ve Sun Wukong bulutuyla odalarına gittiler.
Zaman Atlama
Göksel Alem'de
Üçlü sonunda Göksel Alem'e gelmişlerdi ve Lady Bone Demon oğullarına uyarıp duruyordu.
Lady Bone Demon: "Sakın bu yerin çevresinden ayrılmayın, yaramazlık yapmayın ve yabancılarla konuşmayın, tamam mı?"
Lady Bone Demon son kez çocuklarının kıyafetini düzeltirken ikili başını itaatkar bir şekilde salladı.
Macaque, altın yakalı ve manşetli sarı ve siyah bir ru, kırmızı bir boyun atkısı, kırmızı kurdeleyle bağlanmış kahverengi ve altın rengi bir etek, bordo pantolon ve siyah çizmeler giyiyordu.
Wukong ise siyah süslemeli uzun kollu sarı bir cüppe ve turkuaz bir boyun atkısı giydi. Beyaz astarlı benekli turuncu bir etek ve mavi bir kemer giyiyordu. Pantolonu kırmızıydı ve siyah ayakkabılar giyiyordu. Ayrıca soluk mavi bir fiyonklu sarı bir başlık takıyordu.
Lady Bone Demon uyarılarını bitirdikten sonra oradan ayrılıp tapınağına gitti.
Göksel Alem'in bahçesinde sadece iki kardeş kalmıştı. Hayranlıkla etraflarına bakarlarken Wukong'un gözüne bir şey takıldı ve heyecanla kardeşinin kolunu çekiştirip oraya bakmasını sağladı.
Wukong: "Mac! Şuraya bak!"
Macaque kardeşinin gösterdiği yere baktığında bunun bir Şeftali ağacı olduğunu fark etti.
Macaque bir şey anlamamıştı.
Macaque: "Bir Şeftali Ağacı mı?"
Wukong heyecanla kafasını salladı.
Wukong: "Çok lezzetli gözüküyorlar değil mi?"
Macaque, Wukong'un amacını anladığında paniklemeye başladı.
Macaque: "Hayır hayır! Bunu yapmayı aklından bile geçirme Wukong!"
Ama Wukong onu dinlemedi ve kıkırdadı.
Wukong: "Hadi ama Macaque! Bir şey olmaz!"
Macaque daha kardeşini durduramadan Wukong bulutunu aldı ve ağaca doğru uçmaya başladı. Macaque ise bir iç çekti, ardından gölge portalıyla kardeşinin peşinden gitmeye başladı.
Wukong bahçeye vardığında bahçede kimsenin olmadığını fark ettiğinde sırıtışı daha da büyüdü, sinsice bulutuyla ağaca gitti. Tam şeftaliye dokunacakken birisi onu tuttu.
FandomNuan🩵
KUSURSUZ KAOS AU
Bölüm 2: Hayat Değiştiren Teklif Part 1
Zaman hızlı akıyordu. Kaderin yaklaşımı da öyle.
Sun Wukong ve Altı Kulaklı Macaque, Lady Bone Demon ve Generalin gözetiminde huzurlu ve sağlıklı bir şekilde buyuyorlardi.
İki küçük yavru 7 yaşlarını bastıklarında General onları güçleri konusunda eğitim vermeye başladı.
Macaque yine kontrol edilebilmesi kolaydı, birkaç patlamadan sonra güçlerini kontrol edebilmeyi öğrenmişti.
Ama Sun Wukong güçlerini kontrol edemiyordu.
Her güçlü bir duygu veya antrenmanda, güçleri kontrolden çıkıyordu.
General ve Lady Bone Demon güçlerinin kontrol edilemeyeceğini anladıklarında muhurlemeyi seçtiler.
Bu 1000 boyu böyle sürdü, hayatlarında hiç dışarı çıkmamışlardı.
Taa ki o güne kadar.
Lady Bone Demon, Ivory Lady olarak göreve gideceği sırada Wukong ve Macaque bunu fırsat bilerek hızlıca annelerinin yanına gidip diz çöktüler.
Macaque ve Wukong: "Leydim!"
Lady Bone Demon hafif bir şaşkınlıkla yavrularına bakarken yüzünde küçük ama belli olmayan bir gülümseme oluştu.
Lady Bone Demon: "Evet yavrularım, ne oldu?"
Wukong ve Macaque altın ve buz mavisi gözleriyle önce birbirlerine ardından leydilerine döndüler. Sonra da Macaque çekinerek konuşmaya başladı.
Macaque: "B-Bizi de yanında götürebilir misin diye sormak istemiştik..."
Lady Bone Demon bir kaşını kaldırıp şaşkınlıkla yavrularına baktı.
Lady Bone Demon: "Yanıma mi? O zalim dış dünyaya mı gitmek mi istiyorsunuz?"
İkili bunu duyduğunda yüreklerinde minik bir suçluluk duygusu oluştu ve omurgalarından aşağı bir ürperti indi. Ama Wukong başını sallayıp bu etkiden kurtulmaya çalıştı.
Wukong: "Biliyoruz orası zalim ve tehlikeli... Ama merak ediyoruz... Hem, senin yanında olacağız! Ve guclerimizle kendimizi kouryabiliriz! Değil mi Mac?"
Wukong büyük bir özgüvenle kendine sırıtırken koluyla kardeşini dürttü. Macaque da yüzünde gergin bir gülümsemeyle başını salladı.
Lady Bone Demon kaşlarını hafifçe çattı, tam reddecekken Wukong ve Macaque yavru köpek bakışları yapmaya başladı. Ki sonunda Lady Bone Demon dayanamayıp iç çekti.
Lady Bone Demon: "Tamam. Gelin."
Wukong ve Macaque bunu duyduğunda sevindiler hatta Wukong zafer dansı yapıp kardeşine sarıldı. Lady Bone Demon ise onların bu haline gülerken bir şeyin farkına varıp başını salladı.
Onlarla bağ kurmamaliydi, nasıl olsa onlar sadece doğru kader için kullanacağı piyonlardı.
Ama yine de onlara karşı sevgi beslemekten kendini alamıyordu.
Bir iç çekerken kendini toparladı ve yüzüne ciddi bir ifade takındı.
Lady Bone Demon: "Hadi gidin üstünüzü değiştirin. Ardından da gidelim."
Wukong ve Macaque itaatkar ve heyecanla başlarını salladılar, ardından Macaque gölge portalı ve Sun Wukong bulutuyla odalarına gittiler.
Zaman Atlama
Göksel Alem'de
Üçlü sonunda Göksel Alem'e gelmişlerdi ve Lady Bone Demon oğullarına uyarıp duruyordu.
Lady Bone Demon: "Sakın bu yerin çevresinden ayrılmayın, yaramazlık yapmayın ve yabancılarla konuşmayın, tamam mı?"
Lady Bone Demon son kez çocuklarının kıyafetini düzeltirken ikili başını itaatkar bir şekilde salladı.
Macaque, altın yakalı ve manşetli sarı ve siyah bir ru, kırmızı bir boyun atkısı, kırmızı kurdeleyle bağlanmış kahverengi ve altın rengi bir etek, bordo pantolon ve siyah çizmeler giyiyordu.
Wukong ise siyah süslemeli uzun kollu sarı bir cüppe ve turkuaz bir boyun atkısı giydi. Beyaz astarlı benekli turuncu bir etek ve mavi bir kemer giyiyordu. Pantolonu kırmızıydı ve siyah ayakkabılar giyiyordu. Ayrıca soluk mavi bir fiyonklu sarı bir başlık takıyordu.
Lady Bone Demon uyarılarını bitirdikten sonra oradan ayrılıp tapınağına gitti.
Göksel Alem'in bahçesinde sadece iki kardeş kalmıştı. Hayranlıkla etraflarına bakarlarken Wukong'un gözüne bir şey takıldı ve heyecanla kardeşinin kolunu çekiştirip oraya bakmasını sağladı.
Wukong: "Mac! Şuraya bak!"
Macaque kardeşinin gösterdiği yere baktığında bunun bir Şeftali ağacı olduğunu fark etti.
Macaque bir şey anlamamıştı.
Macaque: "Bir Şeftali Ağacı mı?"
Wukong heyecanla kafasını salladı.
Wukong: "Çok lezzetli gözüküyorlar değil mi?"
Macaque, Wukong'un amacını anladığında paniklemeye başladı.
Macaque: "Hayır hayır! Bunu yapmayı aklından bile geçirme Wukong!"
Ama Wukong onu dinlemedi ve kıkırdadı.
Wukong: "Hadi ama Macaque! Bir şey olmaz!"
Macaque daha kardeşini durduramadan Wukong bulutunu aldı ve ağaca doğru uçmaya başladı. Macaque ise bir iç çekti, ardından gölge portalıyla kardeşinin peşinden gitmeye başladı.
Wukong bahçeye vardığında bahçede kimsenin olmadığını fark ettiğinde sırıtışı daha da büyüdü, sinsice bulutuyla ağaca gitti. Tam şeftaliye dokunacakken birisi onu tuttu.
?????: "Ne yaptığını sanıyorsun küçük dostum?"
3 months ago | [YT] | 50