Invidious

YENİ CHAR!! ⚠️FAKE ALL ⚠️
Acraisa Vaelith

Acrasia ve Nyx’ın hikâyesi birbirinin tam zıttı iki kaderin iç içe geçmesiydi.
Eskiden aynı orduda yan yana savaşmışlardı genç, kanlı, delice yıllardı o zamanlar. Acrasia, Nyx’in en yakın dostu olduğuna inanıyordu. Hatta bazen Nyx’in karanlık mizahına, kayıtsız tavırlarına rağmen içinde bir iyilik kırıntısı olduğuna bile emindi. Ama yanılıyordu. Nyx için dostluk diye bir şey yoktu, yalnızca vakit doldurmak, sıkıldığı zaman oynayacağı bir oyun. Ve o oyunun sonunda Nyx, Acrasia’yı aşağılayarak ölüme terk etti.

Acrasia o savaşta öldü. Ama ölmeden önce gökyüzüne bakıp Tanrı’ya yalvardı. “Bu dünyayı ona bırakamam. O, insanlığın sonunu getirecek.” dedi.
Tanrı sesini duydu. Ve ona bir teklif sundu:
dünyaya geri dönmek, Nyx’i durdurmak… ama görevini tamamladığında canını geri vermek şartıyla. Acrasia kabul etti.
Ona bir melek gönderildi Narael. Şehvet iblisi Lusthera’nın tam zıddı olan Saf Bağlılık ve Ruhsal Arınma kudretini taşır. Bu güç sayesinde Acrasia arzulara değil, kalbin özüne dokunabilir.
Narael onun ruhuyla birleşti, Acrasia artık bir insan değil, tanrısal görevi olan bir yarı melek haline geldi.

Yıllar sonra, Safirler Bürosu’nun kurulduğu dönemde yeniden ortaya çıktı. Artık eski, saf askerden eser yoktu..sesi ağır, bakışları buz gibi, varlığı karanlık ama kutsaldı.
Nyx onu gördüğünde bir anlık sessizlik oldu. Çünkü karşısında gördüğü kişi, yıllar önce kendi elleriyle ölüme yolladığı arkadaşıydı.
Ama Acrasia artık farklıydı.
Hem Nyx’ten nefret ediyor hem de ondan gözlerini alamıyordu. İçinde karmaşık bir bağ oluşmuştu öfke, hayranlık ve özlem birbirine karışmıştı. Nyx’in tanrısal güzelliği, onun içindeki kötülüğün maskesiydi. Acrasia ise tam tersine, korkutucu ama büyüleyici bir görünüşe sahipti, içindeyse saf bir kalp taşıyordu.

Onlar bir bütünün iki yarısı gibiydi, Ying ve Yang.
Nyx ışığın kılığına girmiş karanlıktı.
Acrasia ise karanlığın içinden doğan ışıktı.